40. YILINDA MARAŞ KATLİAMI


1970’li yıllar ne yazık ki ülkemizde faili meçhul birçok olaya sahne olmuştur. Bu olaylardan en kanlısı , en acımasızı ve en acısı hiç şüphe yok ki 19 aralık ile 26 aralık 1978 tarihleri arasında Maraş’ta alevi mahallerinde, kentte ki sağcı kesimin bu mahallelere saldırması sonucu ,meydana gelen olaylar sonucu yaşanan katliamdır.
Bu olayların öncesinde döneme genel olarak baktığımızda sağ-sol şeklinde çok ciddi bir kutuplaşma söz konusu ve bunun yanında neredeyse her gün yaşanan şiddet olaylarında vatandaşlarımız hayatını kaybetmekte ve ülkede tam bir kaos havası esmektedir.
Maraş olaylarından 1 yıl önce yaşanan 1 mayıs 1977 olayları da aslında 12 eylül darbesine giden süreçte çok daha kanlı olayların yaşanacağının habercisi olmuştur. Olaylarda çoğunluğunu Alevilerin oluşturduğu 120 vatandaşımız hayatını kaybetmiş ve 1000′e yakın vatandaşımız ise yaralanmıştır. Katliamla alakalı sadece birkaç fotoğrafa baktığınızda zaten yaşanan vahşetin ne denli büyük olduğunu anlayabilirsiniz. Maraş olayları sırasında bölgeye askerin ve polisin müdahalesi olmamış ve özellikle 23 -26 aralık arası yaşanan asıl olaylarda herhangi bir müdahale yapılmamıştır. Bu konuda , dönemin Genelkurmay Başkanı merhum Kenan Evren , merhum gazeteci Mehmet Ali Birand’ın yaptığı 12 eylül belgeselinde askerlerin müdahale etmemesinin sebebinin o dönemde sıkıyönetimin olmamasının olduğunu söyler.
Olaylar sonrası yapılan yargılamalarda tıpkı 1 mayıs olaylarındaki gibi asıl suçlulara ulaşılamamış ve yapılan katliamın sırrı hala net olarak çözülememiştir. Maraş olaylarının ortaya çıkardığı sonuçlar , sıkıyönetimin ülkeye hakim olması ve artık 12 Eylül sürecine ülkenin resmen girmesi olmuştur.
Maraş olayları ile alakalı tartışmalar günümüzde de devam etmektedir. Özellikle sol görüşün savunduğu iddia ; katliamın devlet eliyle yapıldığı iddiasıdır. Katliamın devlet eliyle yapıldığı veya devlet desteği ile yapıldığı iddiası sonucta bir komplo teorisidir ve öyle kalmaya da bir nevi mahkumdur. Çünkü bu iddiaların kesin olarak ispatlanması mümkün değildir. Ancak şöyle bir hakikat var ki bu olay sayesinde ülkede sıkıyönetim ilan edilmiş ve artık 12 Eylül’ün ayak sesleri ciddi bir şekilde hissedilmeye başlamıştır.
Bu sebeple bu olayların failleri ve insanları manipüle eden kişiler her kimse amaçları : ülkede karışıklıkların arttırılarak askeri darbe için uygun koşullarının oluşturulmasıdır. Bu arada yanlış anlaşılmasın. Askerler darbe yapmak için bu olayları kurguladı demek istemiyorum ve öyle bir kanaatim de kesinlikle yok . Ancak bu olayın darbenin en büyük sebeplerinden biri olduğu da çok açık bir gerçektir. 12 Eylül darbesi için de aslında sorgulanması gereken durum budur. 12 Eylül darbesinde sormamız gereken asıl soru , yaşadığımız diğer darbelerden farklı olarak , ülkede askerlerin neden darbe yaptığından ziyade ülkenin bu hale nasıl getirildiği sorusudur.
Sonuç olarak Maraş’ta bir katliam yaşanmıştır. Maraş’ta sadece aleviler değil aynı zamanda insanlık da ölmüştür. Maraş katliamı , Türk toplumunun ortak acısıdır. Bu katliamı artık tartışmak yerine yaşanan bu ortak acıyı paylaşmak ve mezhepsel dinamiklerle oynamanın ne kadar tehlikeli olduğunun tekrar altını çizmek gerekir. Zira Maraş’ta ders çıkarmış olsaydık ne Çorum’da bir sene sonra aynı olaylar yaşanır ne de Madımak katliamı gibi diğer bir kara leke de tarihimize sürülmüş olurdu.
Bu çatışmaların fitilini ateşleyen ana sebep bilindiği üzere kentteki Alevi- Sünni vatandaşlarımız arasındaki görüş ve inanç farklılıkları olmuştur. Ancak şu konuda emin olalım ki eğer tek tip bir toplum olsaydık hayat hiç renkli olmazdı . Bu sebeple hayatı renkli kılan en önemli unsurun insanlar arasındaki meşru sınırlar içerisinde yer alan farklılıklar olduğunu düşünüyorum. Bu sebeple farklılıkların bir çatışma sebebi değil bir kaynaşma sebebi olması gerekir. Bu yüzden birbirimizi yargılamak yerine anlamaya çalışmak toplumsal bütünlük açışından hayati öneme sahip…
Katliam’da hayatını kaybedenleri rahmetle anıyor ve ailelerine başsağlığı diliyorum. Hep birlikte bütün farklılıklarımızla huzur ve barış içinde yaşamak dileğiyle ….
ONUR ORUÇ
