GENÇ İLTER

BIRAK(AMA)MAK

14.11.2019
626
BIRAK(AMA)MAK
Reklam

BIRAK(AMA)MAK

 

Cebinizden paketi çıkarıp bir sigara aldınız…

Belki eliniz henüz giderken sigaraya, belki ciğerlerinizi doldururken zehirle, veya nikotin dağılırken hücrelerinize …

“Neden bırakamıyorum bu mereti?” “Bir bırakabilsem.” Ve benzeri cümleler kuruyorsunuzdur içinizde zaman zaman. Evet, belki gerçekten bazen bırakmak istiyorsunuz ama birçok denemenize rağmen vücudunuzdaki nikotin azaldıkça kendinizde bir eksiklik hissediyor ve vücudunuzun fiziksel bağımlılığı sizi sigaraya sürüklüyor. Peki neden beyniniz değil de vücudunuz?

Gelin bu yazıda kısaca bağımlılıkların nasıl oluştuğuna ve beynimizdeki etkilerini beraber inceleyelim.

Beyin gerçekten muazzam bir organımızdır. Gelişen teknoloji ile zaman içinde davranışlarımızın beynimizi nasıl etkilediği incelenmekte ve her geçen gün yeni bilgiler edinilmektedir.

Beynimiz vücudumuzun %2’sini oluştururken, enerjimizin %20’sini kullanmaktadır. Tüm organlarımız bebekken gelişimini tamamlarken, beyin, 18-20’li yaşlara kadar gelişimini sürdürmektedir. Beynimizin içinde polis görevi gören ön beyin; dürtü kontrolü, planlama ve organizasyon, muhakeme, empati, iç görü gibi davranışlarımızı yönetmekten sorumludur. Ön beyin henüz tam olarak gelişimini tamamlamamışken başımıza birtakım işler açabilir. Aklımıza estiği şekilde haz almaya yönelik ve merak duygusunu tatmin etme güdüsü ile gelecek tüm hayatımızı etkileyebilecek riskli davranışlar sergileme eğilimi gösterebiliriz. Yapılan araştırmalar ve ortaya konan istatistiklere göre, hız ihlalinden kaynaklanan kazaların çoğuna genç yaştaki bireylerin sebebiyet verdiğini görüyoruz.

Bütün bağımlılık yapıcı maddelerin başlangıç yaşı genellikle 15-16’lı yaşlardır. Ön beyin henüz gelişimini tamamlamadığından merakla yeni hazlar arayan benlik, vücutta ciddi tahribata yol açan ve bağımlılık yapan maddelerin ne denli zararlı olduğunu yeterince idrak edemiyor.  Zaman içinde bağımlılık yapan bu zararlı içerikli maddelere karşı herkesin direnci farklı olsa da, tıp, nedenleri ve sonuçları açıkça önümüze sermektedir. Bu maddelerdeki bileşenler sinsice beyin iletilerini taklit etmektedir. Ve bu durum vücudun kendisine verilen tahribatı fark etmesini güçleştirmektedir. Bağımlılık yapıcı maddeler ile, ön beyin gelişimimize de zarar vererek kendi kontrol mekanizmamızı kendimiz pasifleştiriyoruz. Bu da elimiz ilgili maddeye gittiğinde kendimizi frenleyerek bu madde kullanımı dürtüsünü yok etme gücümüzü elimizden almaktadır.

***

Beyinde haz yolları vardır. Bir madde alınınca bu yollara etki ederek haz oluşmasına sebep oluyor. Doğuştan getirdiğimiz ilkel hazları büyüdükçe ertelemeyi öğreniriz. Ama çocukluğumuzdan beri yaşamı hazlarla sürdürürsek çevremizin de sürekli olarak bu hazları karşılamasını bekler ve canımızın hiç yanmamasını beklersek; bu hazlarımızı tatmin edecek maddelere ve olaylara yani beyindeki yol-yolakları aktive edecek dopamine ihtiyaç duyarız.  Çikolata, kahve, kumar, teknoloji, oyun, sigara, alkol gibi birçok madde ve davranış beyni etkiler ve suni yollarla oluşturduğu ‘dopamin’ ile bağımlı hale getirir. Bağımlılık durumu ise ihtiyaç duyulan dopamin seviyesinin çok hızlı bir şekilde yükselip aynı hızda düşüşü olarak ifade edilebilir. Doğal dopamin kaynaklarına; yemek yemek, ısınmak veya serinlemek, cinsel ilişki, yakın dostluklar örnek verilebilir.

İktisat derslerinden hatırlayacağımız üzere maksimum faydanın ötesine geçildiğinde bir eylemden duyulan haz azalır ve bir sonraki için doz artırma yoluna gidilir. Hazzın azalması ile, artırmak için dozun artırılması çelişkisinde beynin işlevi, hatta şekli bile bozuluyor.

Esasında çoğunlukla sağlıklı doğarız. Fakat çevre, aile ve sosyal ortam gibi faktörler hayatımızda önemli rol oynar. Çocukların hiç emek vermeden her dediğinin yapılması, canları sıkılmasın diye türlü yollar denenmesi, çocukta; “bu dünya benim için var”, “sadece ben değerliyim” algısı oluşturur. Çocuk yaşamın tek amacının mutluluk olduğunu zanneder. Zaman içinde bu mutluluğu ve hazzı karşılanmayınca da dopamin salgılamasına vesile olacak maddeler arayarak haz peşinde koşmaya başlaması kuvvetle muhtemeldir.

Bize zarar veren sigara, alkol, uzun zaman alan oyunlar, aşırı şekerli yiyecekler, kumar ve diğer uyuşturucular gibi bağımlılık yapan madde ve davranışları bırakmak elbette fiziksel ve zihinsel bağımlılık seviyesine göre belirli bir süreliğine zor olacaktır. Maalesef kimse bize sihirli bir değnekle dokunarak bağımlılıklarımızdan sıyrılmamızı sağlayamaz.

Bırakmak için birçok yöntem ve tedavi mevcuttur. Zararlı alışkanlıkları bırakma evresinde yeni, faydalı alışkanlıklar edinebilir ve hayatımızı güzelleştirebiliriz. Gerektiğinde tıbbi tedavi yollarına başvurmalıyız. Her şeyden öncesi “karar vermek”, “kararlı olmak”. Hiç kimse bize, bizden daha iyi davranamaz. Kendinize güzel davranın sevgili okurlar… 🙂

 

Mehmet Uğur AYKAÇ

 

Reklam
BİR YORUM YAZIN

Bu site, istenmeyenleri azaltmak için Akismet kullanıyor. Yorum verilerinizin nasıl işlendiği hakkında daha fazla bilgi edinin.

ZİYARETÇİ YORUMLARI - 0 YORUM

Henüz yorum yapılmamış.

GENÇ İLTER © Tüm Hakları Saklıdır. - 2021
Tüm haklarımız tarafımızca korunmaktadır. Bu siteden hiçbir yazı veya makale izinsiz kopyalanamaz çoğaltılamaz.