BIRAKMA ÇOCUK
BIRAKMA ÇOCUK!
Hz. İsa doğmamışken, daha milat kavramı ortada yokken Torosların eteğindeki ardıç ağacının altında bir çocuk dünyaya gelir. Ağustos ayının sıcak havası ciğerlerine dolduğunda her bebek gibi ağlamaya başlayarak dünyaya geldiğini duyurur herkese. Konargöçer bir toplumun yerleşik hayata geçmeye başladığı bir döneme rastlar onun dünyaya gelişi. Hem beşerin sanatını hem de doğanın sanatını dinler minicik kulaklarıyla. Annesinin ninnileriyle toplumsal karakteri oluşurken, koyun, kuzu sesleriyle doğanın sanatına şahit olur dağlık yaylakta. Taşa, toprağa değecek kadar büyüdüğünde bazen bir oğlağın peşinden bazen bir kuzunun peşinden dağ tepe dolaşır. Bir kış günü koyun otlatmaya çıkar. Hava soğuktur. Kuytu bir köşede küçük bir ateş yakar. Ateşin sıcaklığı ile üstüne bir rehavet çöker, uyuyakalır. Rüyasında farklı bir çağa gitmiştir. Bu çağda insanlar kocaman betonların içinde yaşamaktadırlar. Günün belli saatlerinde bir yerlere ulaşmak için koşturup dururlar. Hep bir koşuşturmaca, kargaşa vardır. Güneş doğarken ya da batarken pek azının aklına gelir Güneş’i seyretmek, yağmuru dinlemek. İnsanların kurdukları ilişkilerin çok azında samimiyet vardır. Sevenler bile sevdiklerini yorarak severler. Çocuk der ki; “tüm bunlar yanlış, farklı bir hayat mümkün. Oluşturulan sistem sürekli daha korkunç bir hal alıyor. Ben biliyorum ki bu sisteme ayak uydurmadan yaşanabilir, gayet güzel yaşanır.” Ve İnandığı gibi yaşamaya çalışır. Yanlış çağda yaşadığını fark etmiştir ama rüyada olduğunu fark edemez. Sistem o kadar güçlüdür ki mücadele etmek çok zordur. Orman çocuğu kendini kurtarsa bile sevdiklerine karşı hissettiği sorumluluklar onu sistemin içine çekmektedir. Uzun mücadeleler, içsel yolculuklardan sonra pes eder ve kendini sisteme bırakır. O günden sonra ruhunun çektiği ızdıraplar o kadar acı vericidir ki, kendi çağındaki bedeni bile bundan etkilenir ve ölür. Koyun otlatmaya giden çocuğun ailesi onu ölü bulduklarında bir türlü anlam veremezler onun neden öldüğüne…
Bir yol bulalım deryaya çıkan, huzur kokan.
Varmanın sevincini yaşamak için yolu unutmayalım.
Kendimizi bırakmayalım…
Salih KARATOBAK