ÇOCUKLUK ETMEK
ÇOCUKLUK ETMEK
“Hepimizin içinde yarım kalmış bir çocukluk var.” Not defterime elimi attığımda aslında
pandemi süreci hakkında yazmak istemiştim ama sayfanın başındaki not kalemimi buraya
evirdi. Ben bu cümleyi küçük yaşlardan ibaret göremiyorum.
Çocukluk dediğimiz kavram gelişimsel olarak belli bir yaş dönemini kapsıyor olsa da bence
psikolojik açıdan ele alındığında bunun bir iki tık üstüne çıkması gerekiyor. Çocukluk nedir?
Nelere çocukluk deriz? Dilimize yerleşen cümlelere, atasözlerine, deyimlere bir göz
gezdirmenizi rica edeceğim. Mesela romantik ilişkilerinizi düşünün ya da ikili ilişkilerinizi.
Karşınızdakinin bir davranışına alınıp küstüğünüzde size ne derler “Çocukluk etme!”.
Mahallede gezerken top oynayan çocukların arasına karışıp top oynadığınızda ya da
gezinirken bir parkta salıncağa bindiğinizde ne derler peki “Çocuk gibi davranma!”. Bazı
şeyler çocukluğa has gibi dayatılıyor sanki ya da benim yine çocukça alınganlıklarım
peşimdeler. Yarım kalan çocukluk sevinçlerimizi tamamlamamıza fırsat vermiyor gibi
insanlar.
Yutkunamadığınız neler var? Hiç düşündünüz mü? Küçükken neler yaşadınız? Böyle
cümleler kurmayacağım. Geçmişin sorunlarını çözmenin kıymetli olduğunun herkes gibi ben
de bilincindeyim ama ben bu soruları size sorduğumda gerçekten ne kadar bir süreliğine
düşüneceksiniz? Sizden yapmanızı istediğim şimdi ve burada etrafınızdaki insanların sizde
“çocukça” bulduğu davranışlarınızı, düşüncelerinizi hızlıca gözden geçirmeniz. Eğer bana
kimse böyle bir şey söylemiyor, ben böyle düşünmem/davranmam diyorsanız o zaman
içinizdeki çocuğa merhaba demenizi rica edeceğim. Siz içinizdeki çocuğun farkına varmadan
geçmişin izlerini kuru kara betonla değil de altın yaldızla örtemeyeceksiniz. Bu çocuktan
kastım gerçekten nerelerde kendiniz olmayı unuttuğunuz ve sırf düzene uymak, toplum
tarafından dışlanmamak için kabul görme çabanız. Gerçekten şu an hitap ettiğim kişi sen
misin, yoksa devasa toplum normları gölgesinin altında donmaya yüz tutmuş biri mi?
Toplumdan kop, düzeni boz! Demiyorum ama bir noktada bu düzenin de sana ayak
uydurması gerekmiyor mu? Daha ne kadar erteleyebilirsin salıncakta sallanma isteğini. Ne
kadar daha yağmurdan sonraki su birikintilerinin içinde zıplamadan gezebilirsin. Belki de
sonsuza dek…
Keşke insan üstünün kirlenmesinden korktuğu kadar zihninin kirlenmesinden de korksa.
Esma Nur SEVİM