DEĞİŞEN SINAV SİSTEMLERİ


Ne! Evet evet hepimizin ilk tepkisi bu olacaktır elbette arkasından gelen değişik iltifatlar ve cıkcıklamalar eşiliğinde. Biliyorum hangi yaşta olursan ol nerde ne yapıyorsan yap bu manşetle karşılaşınca kalbin tekliyor ama korkma biz halihazırda okumaktayız ancak ya diğerleri?
Şimdi arkana yaslan ve derin bir nefes al çünkü aa evet hatırlıyorum, vay be bu da mı olmuş, bu kadar süreye bunca şeyi nasıl sığdırmışlar ama en önemlisi de ne çekmişiz beeğ diyeceğin değişikliklerin hikayesini anlatmaya başlıyorum. Hazır mısın?
Sen bu yazıyı okuyana kadar yeniden sistemin değişmesini istemediğim için 2002 yılından günümüze dek neler yaşanmış onlara bakacağız.
Hikayemiz 2002 yılında Anadolu ve fen lisesine gitmek isteyen öğrencilerin LGS(lise giriş sınavı)ye, üniversiteye gitmek isteyenlerinse ÖSS(öğrenci seçme sınavı)ye girdiği stresin ara öğün kadar gerekli olduğu o güneşli günler ile başlıyor. 2003 yılında ise stressiz tek bir birey kalmayana dek ilkesi ile hareket edercesine üniversiteye giriş katsayılarını değiştirdiler bunun sonucunda meslek lisesi mezunlarının üniversiteye girişi daha da güç hale gelmiş oldu. Ardından gelen 2004’teki müfredat değişikliği ile de öğrenmiş olduk ki büyüklerimiz öğrenciler arasında ayrım yapmıyor her birimizi tek tek çok seviyordu. Öncesinde 6 ilde 100 pilot okulda uygulanan bu değişiklik 2004 yılında tüm ülkede faaliyete geçti ve böylelikle Ali, Ayşe isimlerinin hep alay konusu olduğu meşhur fiş devri sona erdi. 2005 yılında öğrencilerin çok sevdikleri lise yıllarına bir yenisi daha eklendi ve lise eğitimi 4 yıla çıkmış oldu. Genel lise ve meslek liselerinin 1. Sınıf müfredatları ortaklaştırıldı ve 1. Sınıftan itibaren liseler arası geçiş sağlandı. 2005 yılında LGS(liseye geçiş sınavı)nin devri sona erdi ve OKS(orta öğretim kurumları sınavı) ile tanıştık. 2006 yılında ilk kez girildi bu sınava. 2007 yılında kimsenin iyi mi oldu kötü mü oldu karar veremediği sınav sitemi olan üç aşamalı SBS(seviye belirleme sınavı) geldi ve artık ortaokul öğrencileri 6,7 ve 8 olmak üzere üç sene arka arkaya sınava tabii tutulacaklardı. Bu sistemin amacı dershaneye gitme oranını düşürmekmiş ancak aksine dershaneye gitme yaşı 4. Sınıfa kadar düşmüş. İnanır mısınız 2008 yılı eğitim hayatımız için durağan bir yıl olmuş e böyle geçen bir yıldan sonra dururlar mı yapıştırmışlar katsayılar kalksın fikrini. Danıştay yürütmeyi durdurmuş ve yalnızca bir süreliğine de olsa katsayı mevzusu rafa kaldırılmış. 2010 yılında Allah Allah bu dershane işi nolacak diye düşünülmüş olacak ki SBS’nin yalnızca 8. Sınıfta yapılmasına karar verildi. 2008-2009 yılının açığını kapatmak için olacak ki aynı yılda tek değişiklik yakışık kalmaz diyerek ÖSS’yi kaldırıp yerine iki aşamalı olan YGS(yüksek öğretime giriş sınavı) ve LYS(lisans yerleştirme sınavı) getirdiler. Onlar bu değişikliklerden kafalarını kaşıyacak vakit bulamadıklarından mıdır bilinmez bir de başlarına KPSS’de kopya skandalı çıktı aynı sene ve ÖSYM başkanı görevinden alındı. 2010 yılında başbakan dershanelerin kapanacağına göz kırptı. 2011 yılında ise yılan hikayesine dönen katsayılar ortadan kaldırıldı. Ardından YGS’de kopya skandalı yaşandı ancak ne sınav iptal edildi ne de ÖSYM başkanı istifa etti. 2012 yılında herkesi ayağa kaldıran fiilen ne etkisi var hangi sistemin basamağı olduğuna karar vermekte zorlandığımız 4+4+4 sistemi devreye girdi böylelikle eskisi gibi ilk okul kaç, orta okul kaç soruları yeniden moda oldu. 2013 yılında her sene sınavı denedik tutmadı diyerek sene içinde iki sınav yapalım stres ne şekillere girebiliyor bunu gözlemleriz diye düşünerek TEOG(temel öğretimden orta öğretime geçiş sınavı) hayatımıza girdi. Böylelikle öğrenciler 1. Ve 2. Dönem olmak üzere senede iki hatta her dersin sınavı da düşünülecek olursa epeyce strese maruz kaldılar. Gün geçmiyor ki bir skandal daha yaşanmasın bu seferki de 2014’teki TEOG tercih skandalı. Öğrenciler bu yerleştirmede istemedikleri, yazmadıkları halde farklı farklı okullara yerleştirildiler. Düz liseler ve dershaneler tarihe karıştı şimdi de Temel liseler ortalığa çıktı. Son olarak ise bu sene yeniden bir manşet atıldı ve kimsenin ne olduğunu tam olarak bilmediği LGS(liseye geçiş sınavı) arkasından da YKS(yüksek öğretim kurumları sınavı), TYT(temel yeterlilik testi), AYT(alan yeterlilik testi) misafir oldu hayatımıza. Misafir diyorum çünkü bilemeyiz değil mi yarın atılacak manşetleri? Bu süreçte tam 6 YÖk başkanı ve 6 da milli eğitim bakanı değişmiş tam bu noktada “değişmeyen tek şey değişimin ta kendisidir” diyen Herakleitos’a selam olsun.
Hikaye böyle sürüp gidiyor ancak hikayenin ana kahramanlarını hep unutuyoruz biz aslında. Belki de bu denli değişikliğin sebebi de budur. Acaba hayatları üzerinde bu kadar değişiklik meydana gelen öğrenciler ne durumdalar ya da çocuğu sınava hazırlansın diye onlarca test kitabı alan veli sınav sistemi değişince yenisini almak zorunda kaldığında ne kadar zorlanıyor? Müfredat değişikliklerinden artık sağlıklı ders anlatamayan öğretmenler öğrencilere ne kadar fayda sağlayabiliyor? İşte bütün bunları düşünmeli, düşünmeli ki verdiğimiz bazı basit kararların onca insanın hayatını nasıl etkilediğini görmeli.
