EVRİM BİR İNANÇ MI?
Çevremizde, sosyal medyada ya da size uzatılabilecek bir mikrofonda sorulan bir soru; evrime inanıyor musun? Şayet bunun cevabı hayırsa bir sorunumuz yok. Peki, cevabımız evet ise… “Sen maymundan geldiğimize mi inanıyorsun?” gibi klişe soru bombardımanıyla baskıya maruz kalmanız mümkün, hatta bazı sorular insanların kişisel inancını sorgulayıcı tarz da olabilir.
Bilimsel açıdan konumuzu ele almadan önce, ülkemizde evrim konusunun müfredattan kaldırılmasına sebep olan İslami inancın canlıların evrimsel sürecini reddettiği doğru mu?
İnsanoğlunun günden güne artan bilgi birikiminin yan etkisi olarak da bilgi kirliliğine maruz kalmaktadır. Doğru bilgiye ulaşmak zorlaşmaktadır. Anadolu coğrafyasın da çoğunluk olan İslam inancına sahip bireyler, günümüz bilimsel gelişmelerine ayak uydurmayan birkaç, güya dini liderlerin, hocaların karanlık çağ dışı söylemlerini bilimin ışığına tercih etmektedir. Bu hem dine zarar vermekle birlikte toplumu çağ dışı bırakmaktadır. Bilimin bir ışığı olan evrim teorisi, ki artık teoriden çok bilimsel bir gerçekliktir, insanlığın sorularına cevap vermektedir. Binlerce kazı, biyolojik incelemeler bizi hep evrim gerçekliğini kanıtlar.Balinaların omuriliğinden bağımsız kalça ve baldır kemiği, insanların tüylerinin irkilme anında diken gibi olması,insanların kuyruk sokumu kemiği, virüslerin antibiyotiklere karşı direnç kazanmasına kadar birçok şey bize evrimi anlatır.
Bazı dini liderlere göre evrim, İslam dışıyken bazı kişilere göre İslam inancıyla örtüşür. İlginç bir şekilde bilimin ön gördüğü Big Bang teorisine gözü gibi sahip çıkarken Big Bang’te ki Dünya’nın oluşum sürecinin de bir çeşit evrimsel süreç olduğunu görmemektedirler. Neden Tanrı Dünya’ yı büyük patlamadan 9.26 yıl sonra şekillendirdi? Sınırsız bir güce sahip olan Tanrı ol demesiyle Dünya da olurdu. Tanrının yaratma şekli canlılar için de evrimsel süreç şeklinde olamaz mı? Tarih boyunca, günümüzde ki karanlık zihniyetli hocalarımızın aksine, birçok Müslüman düşünür daha Darwin’in yokluğunda bile evrimle ilgili düşüncelere sahipti. El-Cahiz ve Farabi den tutun Kınalızade Ali Efendi’ye ve Mevlana’ya kadar bu düşüncelerini eserlerinde vurgulamışlardır.
Mevlana bir eserinde der ki;
Âdemoğlu ilk önce cansızlar âlemine (iklim) geldi. Sonra bitki âlemine geçti, orada uzun müddet kaldı. Cansızlar âlemini ve orada meydana gelen kavgaları hatırlamadı.Bitki âleminden hayvan âlemine geçti. Burada da bitkiyken ki halini hiç hatırlamadı. Yüce yaratıcı onu hayvan âleminden insan âlemine çekti. Bir âlemden diğerine koştura koştura: Sonunda o âlim ve akıllı oluverdi.
Birçok İslam alimi evrimin gerçekliğini Mevlana gibi görmüş ve bu gerçekliği yazılarına, şiirlerine, kasidelerine dökmüş…
İlk paragrafta ki asıl konumuza dönecek olursak, evrim ne bir teori ne bir inançtır, bilimsel gözlemlerle kabul görmüş yerçekimi gibi bir bilimsel gerçektir. Kur’an bir bilimsel kitap değil, insanların İslamiyet inancında ki rehberi olan bir kutsal kitaptır. Bilimsel gerçeklikle uyuşmayan bir dini inanç gerçeği yansıtabilir mi? İlber Ortaylının dediği gibi evrimi reddetmek tehlikelidir. Bilimsel gerçeklik olan evrim, ne Kur’an ile çelişir ne de evrimi kanıtlar. Kur’an inanç rehberi, Evrim ise bilim gerçeği. Bilime her daim önem veren Türkiye umuduyla…
SARIMAN