Gençlik Üzerine Bir Deneme
” Gençlik çok güzel bir şey, ama gençlerin elinde heba oluyor ”
Gençlik… İnsanın bütün dünyayı ve hatta kendisini karşısına alabileceği, okuduğu bütün meydanların kıyısından hayatını seyredebileceği ve İsmet Özel’in deyimiyle belki de
” Ayaklanmanın domurmuş” hali…
Herkes için özeldir bu yıllar… Herkes için bir başkadır. İnsan sanki dünyanın kendisi için yaratıldığını düşünür bu yıllarda dedikleri gibi… Ve yıllanmış her insan için de bir özlem meselesidir artık gençlik… Şairin, ” Şehrin o yatık raksından incindim” dediği yer de burasıdır, ” bir kez öpüşebilseydik dünyayı solduracaktık ” dediği yer de…
Siyasetten, gündemden, herkesin farkındaymış gibi yapıp farkında olmadığı ve kendisine bir menfaat devşirmeye çalıştığı sorunlarımızdan, işte falanlardan filânlardan bahsetmek istemiyorum. Çünkü “hiçbir şey söylemeyen sözlere ” çoktan vardık. Çünkü “her şeyi sonuna kadar ” söyledik. Hayatı kaçırıyoruz bu topraklarda… Elimiz yüreğimizde bu giden kaçıncı kişi, bu kaçıncı hayal kırıklığı, bu kaçıncı son diye savrulup duruyoruz. Okusak mı? Çalışsak mı? Aile mi kursak? Ya da memleketi mi kurtarsak? derken elimizde kalan bol sıfırlı geçmişimize el sallayıp duruyoruz her akşam… O akşamın gecesinde hiç oluyoruz sonra… Umutlarımız hâlâ birer can simidi olsa da…
Bizden beklentisi olan insanlara şöyle bir içimizden gülüp geçiyoruz. ” Ben senin yaşındayken” diye başlayan cümlelere karşı kendimizi yormuyor, “hı hı” karşılığını veriyoruz. Çok konuşuyor ama hiç biliyorsunuz uyarısına ise gerek duymuyoruz. Sonra düşünüyor, düşünüyor ve düşünüyoruz… Dilimize pelesenk ettiğimiz laflardan kendimizi avutmaya çalışıyor, en çok da ” Coğrafya Kaderdir” sözüne bitiyoruz. Kapıkule’nin ötesinden bize nispet yapan arkadaşlarımıza içimizden kızıyor, “ama seviyorum ” diyemiyoruz. Ama seviyoruz, çok seviyoruz, lakin anlatamıyoruz…
Herkese, her şeye ve gençliğimizi çalan, çok kravatlı yalan kremalı cellatlarımıza rağmen, bizi fırtınalara boğan bu hayata karşılık vermeye devam ediyor, yenilecek olsak daha iyi yenilmek için, canlarında bir sıkıntı, boğazlarında bir yumru, ve çocukların gözlerinde bir gülüş olmak için yaşıyoruz, yaşayacağız… Sesimiz her ne kadar ölümle paslanmış olsa da…
Onur Oruç