GENÇ İLTER

İKLİM KRİZİ GÜNLÜĞÜ: AVUSTRALYA

07.01.2020
568
İKLİM KRİZİ GÜNLÜĞÜ: AVUSTRALYA
Reklam

 

Yıl 2020, ocak ayının ilk günleri. Dünya, sosyal medya ciddi bir olayla karşı karşıya. Avustralya’da olağan dışı gerçekleşen büyük yangınlar… Son zamanlarda çok sık dile getirdiğimiz “İklim Krizi/ Değişikliği”nin bir sonucu daha dehşetle gözlerimizin önüne seriliyor. Haberlerde de okuduğumuz ve duyduğumuz üzere bu sene önceki yıllardan fazlaca sıcak ve kuru hava ile karşılaşan Avustralya’da bu sebeplerle oluşan ve şiddetli rüzgarlardan ötürü durdurulamayarak büyüyen yangınlar milyonlarca km²lik alanı yok etmiş durumda. Hala daha devam eden yangınlar içinse ne yazık ki yakın tarihte durdurulabileceğine dair iyi haberler verilemiyor.

7.692.000 km² yüz ölçümüne sahip olan Avustralya’da doğal sıcaklıklar sebebiyle her yıl eylül ayları gibi birtakım yangınlar meydana gelirken bazı tarihler hariç yangınlar çok yayılmadan durdurulmuş, can kayıpları çok az olmuştur. Bunun bilincinde yaşayan bölge değişen iklimle birlikte artan sıcaklıkların etkisiyle şu an büyük bir felaketin içinde. Çeşitli kaynaklarda farklı rakamlar söylense de yaklaşık 63 milyon km² yangınla tahrip olmuş durumda. 23 kişinin ve yaklaşık 500 milyon hayvanın da hayatını kaybettiği belirtiliyor. Rakamlar oldukça ürkütücü. Konuyu sizlerle birlikte birkaç açıdan kısaca ele almak istiyorum.

İlk olarak en genel olan ve son zamanlarda ısrarla çevreye değer veren pek çok devlet, topluluk ve insan tarafından dile getirilen iklim krizinden bahsedecek olursam dünyamızın ısındığını aslında uzun yıllardır biliyoruz. Hatta “Küresel ısınma” adında. Verilere bakıldığında Avustralya da 1910 yılından beri genel olarak bir dereceden biraz daha fazla ölçüde ısınıyor. Isınmanın çoğunluğu ise 1950’den beri olmakta. Bunları bilmemize karşın birtakım önlemler alınmaya çalışıldı veya hiçbir şey yapılmadı diyebilecek bir bilgiye şu an sahip olmasam da yeterli olmadığını şu an yaşanan olayda görüyoruz. Ancak bunda bir sorumlu aramak istiyorsak eğer bu kesinlikle o bölgenin devlet büyükleri ve orada yaşayan insanlar değil, TÜM DÜNYA! İnsanoğlu ne yazık ki kendine bizzat dokunmadıkça gelecek olan felaketi göremiyor. Yıllardır aslında bizlere dokunsa da göremiyoruz ne yazık ki. Şu an yanmakta olan Avustralya’da pek çok ev, canlı, ormanlık, yeşillik alan yanmaya devam ediyor. Bu sene kuru ve aşırı sıcaklıklarla yaza geçen bölge tüm zamanların sıcaklık rekorunu da kırmış. Sıcaklıklar 40 derecenin üstünde seyrederken Sydney’in batısındaki bir bölgede 48,9 dereceye ulaştığı da yetkililerce gözlenmiş. Aşırı sıcaklıklar bu yangınlara sebep olurken bu sıcaklık artışındaki itici iklim gücü ise Hint Okyanusu Dipol’ü (IOD) olarak adlandırılan bir olayın olduğu belirtiliyor. Deniz yüzey sıcaklıklarının okyanusun batı yarısında daha sıcak, doğuda daha soğuk olduğu bu olayda iki sıcaklık arasındaki fark şu anda 60 yıla göre en yüksek seviyede. Bu sebeple de Doğu Afrika’da ortalamadan daha yüksek yağış ve sel meydana gelirken Güneydoğu Asya ve Avustralya’da da kuraklıklar oluyor. Bu kuraklıkların ardından oluşan yangınlar ve şiddetli rüzgarlarla da önü alınamayan yangınlar meydana gelmekte. Verilere göre hızı saatte 128 kilometreye ulaşan ve yönünü güneye çeviren şiddetli rüzgarlar söz konusu. Yazın daha başında bunlarla karşılaşan Avustralya için başbakanın da açıklaması üzerine bir ay daha yangınların durdurulamayacağı öngörülüyor. Dolayısıyla da felaketin etkileri devam edecek gibi gözüküyor. Aşırı yağış veya aşırı sıcaklık, her iki durumda da tehlikeli durumlar söz konu iken yangınların yok ettikleri dışında bir diğer yandan da meydana getirdiği, ardında bıraktığı büyük izler var.

         

Yangının bıraktığı izlerle olayı canlılar açısından ele alacak olursak durum ne yazık ki oldukça can yakıcı. Yangının ilk zarar verdiği canlıların yaşam alanı olan, oksijen kaynağı olan ormanlar. Yeşil alanlar en büyük kayıplarımız arasında. Bununla birlikte 500 milyon gibi bir rakam verilen ve bu yanan alanlarda yaşayan, kaçamayıp canlarını kaybeden canlılar. Ki aslında bu rakam zannımca yalnızca gözle görebildiğimiz ve belli büyüklükteki hayvanların sayısı. Halbuki yaşamı olan milyonlarca zerre de bu esnada yok oluyor. Hayvanlardan bir kısmı sıkışmadığı müddetçe kaçmaya çalışarak yanmaktan kurtulmayı başarsa da bunu yapamayan ve bazı verilere göre dünyadaki mevcudunun yaklaşık 3’de 1’ini kaybeden bir canlının haykırışları da var bu yangında: Koalalar. Günün 18 ile 22 saatini uyuyarak geçiren ve aktif hareketleri gün içinde dakikalarla sınırlı bu hayvanlar için yangından kaçmak oldukça zor, belki de imkânsız. Bu yüzden bir bölgenin değişmesi yer değiştirmeleri zor olan bu hayvanların soylarının tehlikesi demek. Ayrıca sadece canlarını kaybetmeleri değil habitatlarını kaybetmeleri de onların sonu olabilir, yangından kurtulsalar bile. Bu tüm o bölgedeki canlılar için geçerli olsa da koalalar için yine önemli bir nokta. Sadece okaliptüs ile beslenen bu canlılar için dünyadaki 600 okaliptüs cinsinden sadece 30 kadarını tercih ediyor olmaları ve bu bitki örtüsünün de tehlikede olması, yok olması söz konusu. Yani hayatta kalmayı, kurtulmayı başarsalar da bunu devam ettirmek onlar için oldukça güç olacak. Tıpkı diğer habitatları kaybolan bölgedeki canlılar gibi.

Bu noktada ayrıca tüm canlı varlıklara dokunan diğer bir nokta da yangından çıkan dumanlar… büyük alanı kapsayan ve yayılan bu yangın aynı zamanda büyük oranda da atmosfere zehirli gazlar salmakta. Bazı verilere göre hava kalitesi aralık ayı başında Sydney’de tehlikeli seviyenin 11 katı olarak ölçülmüş. Yükselen dumanlar canlılar olarak soluduğumuz havayı, günlük yaşamı olumsuz yönde etkilemekle birlikte yangınları, fırtınaları, yıldırım çarpmalarını da sürdürmekle bu riskleri arttırabilir.

 

Şu anda Avustralya’da değil de dünyanın herhangi bir yerinde olabiliriz. Ancak bu yaşanan olayı bizden bağımsız yapmaz, yapamaz! Dünyada hep birlikte yaşıyoruz. Bu iklim krizini de hep birlikte oluşturduk, bu felaketlerde insanların, hayvanların, canlıların kısaca doğanın yok olmasına da hep birlikte sebep olduk. Ne dersek diyelim bu böyle. Benim, sizin, onların, hepimizin hatası var. Bunu içinde veya dışında görerek yaşayarak hissetmeye hızlı şekilde devam ediyoruz. Dünyanın bir yerinde olan felaketten hepimiz etkileniyoruz bir şekilde. Tıpkı şuan güneyden atmosfere salınan o dumanlar gibi… Dolayısıyla bu yolda atılan kişisel veya toplumsal hiçbir adım küçük değildir. Büyük adımlar atmak gerekse de her birimizin attığı bir minik adım zaten büyük bir adım olacaktır. Başlamak için daha güzel bir yöntem olamaz tabii devam ettirmek koşuluyla!

Size kısaca bahsedeceğim dememe rağmen küçük bir araştırma sonucu edindiğim pek çok bilgiyi size aktarmadan geçmek istemedim. Bu yüzden uzun yazımı mazur görürseniz sevinirim 😊Belki bireysel olarak uzaktan böyle bir yangını önleyemesek de devletler, kuruluşlar, topluluklar yardım edebilir, oraya kaynak ve görevli personel gönderebilir. Bireyler için de uzaktan yangını durdurmak pek mümkün olmasa da belki gidip gönüllü çalışarak yardım edemesek de oradaki yangına, evlerini yitiren insanlara, hala yaklaşmakta olduğumuz son noktaya varmadan o geri dönülmez anı önleyebiliriz, geciktirebiliriz. Biz yokken mutlu bir şekilde var olan doğaya borcumuzu ödeyebilir, kendimize ve gelecek neslimize olan görevimizi hala yerine getirebiliriz. Yaptığımız hiçbir emek boş değil bu hayatta. Umarım sağlıcakla…

Betül AKBAŞ

Reklam
BİR YORUM YAZIN

Bu site, istenmeyenleri azaltmak için Akismet kullanıyor. Yorum verilerinizin nasıl işlendiği hakkında daha fazla bilgi edinin.

ZİYARETÇİ YORUMLARI - 0 YORUM

Henüz yorum yapılmamış.

GENÇ İLTER © Tüm Hakları Saklıdır. - 2021
Tüm haklarımız tarafımızca korunmaktadır. Bu siteden hiçbir yazı veya makale izinsiz kopyalanamaz çoğaltılamaz.