İNSAN ÇAĞI’NDA 7. KITA


Asya kıtası 44 milyon, Avrupa kıtası 10 milyon, Afrika kıtası 30 milyon, Amerika kıtası 41 milyon, Avustralya (Okyanusya) kıtası 9 milyon, Antarktika 14 milyon ve 7. Kıta 3,4 milyon kilometrekare… Hepimizin bildiği gibi içinde yaşadığımız dünyanın yüzde 80’i sularla kalan kısmı da kıtalarımızın oluşturduğu kara parçaları ile kaplı. Bu zamana kadar Amerika kıtalarını kuzey ve güney olarak ayırmadığımız takdirde 6 kıtamız vardı. Ancak günümüzde kendi ellerimizle oluşturduğumuz bir yenisi daha var… 7. Kıta. Denizlerde atıkların, plastiklerin birikmesiyle oluşmuş yüzölçümü 3,4 milyon, ağırlığı 7 milyon ton olan bir kütle. Popüler bilimde bu adı alan ve günümüzde ‘İklim Krizi’ olarak adlandırdığımız, 16 yaşındaki Greta Thunberg’in de dünyayı uyandırmaya çalıştığı tehlikeli durumun bir parçası.
Büyük Pasifik Çöp Alanı (7. Kıta)*
Yıllar boyunca dünyanın geçirdiği evreler, bilim insanları tarafından nesnel verilerle çağlara ayrılmış ve jeoloji, tarih, antropoloji gibi pek çok alan da bunlara dayanarak araştırmalarına devam etmiştir. Bu zamana kadar jeolojik çağların belirlenmesinde veri olarak kullanılan kayalar, fosiller gibi bir delili olmasa da yeni bir jeolojik çağın başladığı pek çok kişi tarafından kabul görmekte. ‘Antroposen’ yani diğer adıyla da ‘İnsan Çağı’. Stratigrafi uzmanlarının**, net bir kanıt olamayacağına dair görüşlerinin olduğu çağ hakkında tartışmalar olsa da bu çağın adından ilk kez 1873 yılında bahseden Antonio Stoppani ve ondan yaklaşık yüz yirmi yıl sonra 1990’da yeni jeolojik dönem için tekrardan isim önerisinde bulunan Paul Crutzen’in görüşleri günümüzde büyük geçerlilik görmekte. Dünyanın insanı etkilediği çağlardan insanın dünyayı etkilediği bir çağa geçtiğimiz, pek çok canlı türünü yok etmenin ardından kendi canımızın ve dünyanın da tehlikede olduğu bir dönem Antroposen. Ne zaman başladığı konusunda da farklı teoriler olan bu çağ; tarım, Sanayi Devrimi veya nükleer denemelerin başladığı zamanlardan herhangi biri ile başlamış olabilir. Sonuç olarak insanın varlığıyla ortaya çıkan, sanayi ve teknoloji ile ilerleyen ve çok da iyiye işaret eden bir çağ olmadığı ne yazık ki ortada. Ve bu yeni çağla birlikte söz konusu olan kavramlardan ikisi ise ‘İklim Krizi’ ve ‘7. Kıta’.
Her gün ne var ne yok diye baktığımız veya görmek istemediğimiz için bakmadığımız haber kanallarında çok fazla yer verilmese de kendi elimizle sebep olduğumuz, yıllardır ‘Küresel Isınma’ adı altında pek çok kez konuştuğumuz ancak bunu çözmek adına çok fazla adım atamadığımız bir durum ‘İklim Krizi’. Aslında belki de sadece yeni bir isim bulduk. Alıştığımız ancak alışmayıp bunu yok etmemiz gereken bir soruna dikkat çekmek için. Atmosfere yoğun bir şekilde salınan karbondioksit ile biriken sera gazları dünyayı hızlı şekilde ısıtmakta. Sadece petrol ürünlerinin, fosil yakıtların kullanımı durdurulması bile bu sıcaklığı düşürmek için yeterli olmayabilir. Fosil yakıtların hava kirliliğine sebep olması ise ayrı bir etki. Ayrıca bahsi geçen bir yok oluş da söz konusu. 5. Büyük kitlesel yok oluş ile dinozorların soyu tükenmişti. Şimdi ise dünyanın 6. büyük kitlesel yok oluş döneminde olduğu belirtiliyor. Dünya Doğayı Koruma Vakfı’nın (WWF) hazırladığı bir rapora göre son 40 yılda dünyadaki vahşi hayvan nüfusu yüzde altmış oranında azalmış. 4,5 milyar yaşında olan dünyamız için bu kısa zamanda gelişen yok oluşa giden süreç oldukça ürkütücü.
Hükümetler bu konularda henüz çok büyük adımlar atmasa da topluluklar, bazı şirketler, şahıslar bir şeyler yapmak için çabalamakta. Duyurmak, dikkat çekmek de yapılanlar arasında. Bu yıl 16.sı düzenlenen İstanbul Bienali’nde bir araya gelen 25 ülkeden 56 sanatçı 7. Kıta üzerine çalışmalar yaparak onları sergiliyor. 14 Eylül – 10 Kasım 2019 tarihlerinde İstanbul’da çeşitli mekanlarda*** ziyaretçilere sunulan; sanatçılar, çevreciler ve antropologların 7. Kıtanın dünya üzerindeki etkisini sorguladığı, irdelediği 220’den fazla eser bulunmakta. Bienale konu olan ve ciddi bir sorun teşkil eden 7 milyon tonluk bu plastik kitle için çözümler geliştiriliyor. Sitemizde daha önce yayınladığımız bir yazımızda**** da bahsettiğimiz okyanusta Ocean Cleanup projesi adında suyun üzerinde ağ oluşturarak bir alana plastik atıkları çeken ve onları toplayan, çalışma mekanizması olarak da çevreci olan bir araç söz konusu. Ancak bahsettiğimiz kitle oldukça büyük ve bunlar sadece bu zamana kadar üretmiş olduğumuz atıklar. Biz üretmeye ve doğaya yok olmamak üzere atmaya devam ettikçe maliyeti de olacak bu temizlik aracından kaç tane olursa olsun asla tam bir çözüm olamayacak. Ve doğaya bıraktığımız plastikler de belki bir balığın vesilesiyle gerisin geri bize gelerek tıpkı atmosfer gibi zararlarıyla (zararımızla!) bize geri dönecek.
İşte bütün bu tehlikeler gözümüzün önündeyken, dünya bize bağırarak dur derken bizler sadece çözüm üretmek, konuşmakla kalmayıp Greta’nın da dediği gibi ‘HAREKET’ e geçmeliyiz. Çözümleri yıllardır üretip bulduk, konuştuk ancak harekete geçmediğimiz için ilerleyemedik. Şimdi umuyorum ki her birimiz bir birey olarak küçük veya büyük fark etmeksizin bir adım atıp harekete geçeriz.
*https://theoceancleanup.com/great-pacific-garbage-patch/
**Kaya tabakalarını inceleyen jeoloji kolu, katmanbilim, tabakabilim
***İstanbul Resim ve Heykel Müzesi, Pera Müzesi ve Büyükada (Bilgi için: https://bienal.iksv.org/tr / https://bienal.iksv.org/tr/16-istanbul-bienali/yedinci-kita )
**** https://www.gencilter.com/plastik-ve-ardindan-kalan-atiklar/
