ISMARLAMA EDEBİYAT
Son dönemlerde beni çokça üzen, yaralayan bir konu var: Özellikle sosyal medyada devşirme içeriklerle adından söz ettirmiş ve binlerce hatta milyonlarca takipçisi olan fenomenlerdeki kitap yazma yarışı.
Sosyal medya günümüzde hepimizin vazgeçilmezi olan onlarca aplikasyon ve platformlarla hızla yükselerek iyi bir konuma geldi. Tabi bunu fırsat bilen kimi sosyal medya fenomenleri ya da sözde yazarlar kendilerini ısmarlama bir edebiyat furyasının içinde buldular. Böylece yaşanmamış hikâyelerin, çekilmemiş acıların, göze alınmamış zorlukların, hiç yıkılmamış umutların kol gezdiği satırlar, dizeler hatta kitaplar ortaya çıkmaya başladı. Yani ısmarlama edebiyat ürünleri kitapçılarda çok satanlar raflarında yerini aldı.
Şiir yazmak, kitap yazmak ve bunları okuyucularla buluşturmak ısmarlayarak olacak bir iş değildir. Kahvehanede çay söylemek, ya da manavdan iki kilo elma almak gibi yazı yazamazsınız. Sırf ucunda maddi bir takım getirisi olduğunu düşünerek eline kalem alan bir insan kiralık yazar olarak emanet fikirlerle okuyucuya ulaşmaya çalışan zoraki bir düşünce insanlığına soyunmuş olur. Sosyal platformlarda kazandığı ün sayesinde eline kalemi alıp birkaç satır karalayan ve sözde edebiyat yapan birisiyle yıllarca bu uğurda ter dökmüş bir Abdürrahim Karakoç aynı kefeye konulabilir mi? Ya da bu sözde yazarların kitaplarında suni sevdalara hitap eden sözlerle şu satırlar bir olabilir mi?
” Yâr deyince kalem elden düşüyor
Gözlerim görmüyor aklım şaşıyor
Lâmbamda titreyen alev üşüyor
Aşk kâğıda yazılmıyor Mihriban!”
Abdürrahim Karakoç
Günümüz dizilerinin aşk gibi bir kelimeyi kirlettiği şu dönemde bu dizilerden aşırdığı repliklerle kurmaca sevda hikâyesi yazanların hangisinin sözleri Şükrü Erbaş’ın
” Kirpiklerinin ömrüme açtığı yolda yaptım bütün kavgalarımı
Söze inandım, gövdene ondan çok
Dönüp dönüp sana geldikçe anladım özgürlüğün aşk olduğunu” dizeleriyle yarışabilir?
Nitekim memleketçe anlamamız gereken bir gerçek var her eline mikrofon alan sanatçı, her eline kalem alan yazar-şair ve her eline fırça alan ressam olmak zorunda değil. Bırakalım herkes alanında çalıştığı, sevdiği, yaptıkça mutlu olduğu, mutlu oldukça yaptığı işle uğraşsın. Böylece gerçek yazarlar, gerçek şairler, gerçek fikir insanları yetiştirelim.
Ismarlama Edebiyatçılara sitemler, siz değerli okuyuculara sevgilerle…
Orhan YAVUZ
Çok güzel bir konuya çok güzel açılardan değinmişsiniz. Tebrikler 👏
Teşekkür ederiz. Yazımızı beğendiyseniz ne mutlu 🙂