Kum Tanesi Çöldür, Çöl de Kum Tanesi
Bu hayatta her şeyi çok büyütüyoruz, çok önemsiyoruz, her şeyi üzerimize alınıyoruz. Yolda ayağımıza taş takılsa “hep beni bulur” diyoruz, banyo yapacakken sular gitse “var bende bir uğursuzluk” diye düşünüyoruz. Sineğin ekosistemde ki yerini düşünmeden “bu sinekler niye hep beni ısırıyor” diye kızıp üzülen insanlar var bu bir gerçek.
Bu hayatta çok güç durumlar ve bu gücü yenebilen çok güçlü insanlar var biliyoruz, kendimizi onların yerine koyalım desek “ben öyle güçlü değilim” deyip kaçıyoruz. Nasıl diyordu o güçlü insanlardan bir tanesi duyanlar hatırlasın, duymamış olanlar öğrensin “annem beni öyle güçlü yetiştirmiş ki şimdi o gücü gösterme vakti” Görmüyoruz güçlünün gücü yenmek için nelere göğüs gerdiğini, duymuyoruz bugün ses getiren şeylerin dünün sessiz çığlıklarından yükseldiğini.
Denizlerin damlalardan oluştuğunu biliyoruz da, damlaların denizleri oluşturduğunu görmek istemiyoruz, halbuki kalksak, derin bir nefes alsak yeter gözlerimizi kapadığımız, bugün açsak etrafa bir baksak… Yarının ses getiren şeylerini yaratmak için bugün bir sessiz çığlık atsak, koca denizleri oluşturan damlayı yakalasak ya da ne bileyim bir kum tanesi alıp kenara koysak ama aynısını yarın da yapsak, öbür gün de artık her gün de…
Bir zaman sonra çöle bir baksak ya da biriktirdiğimiz kum tanelerine, sonuçta “kum tanesi çöldür, çöl de kum tanesi; bir damla denizdir, deniz de bir damla”
Siyah Çekirdekli Güneş