MÜEBBET
Gittiğin gün kapadılar penceremi
Yokluğunu serum gibi damardan verdiler
Sonra saatlerce senden bahsettiler
Adın bir türküde geçtiği vakit
Dar ağacını kurdular gövdem üstünde
Ne bir elçi ile selamın geldi
Ne kulağıma bir çift kelamın geldi
Gittiğin gün kopardılar çiçekleri
Beni bir karanlığa koyup gittiler
Elleriyle bir şişe zehir verdiler
Adın bir türküde geçtiği vakit
Dar ağacını kurdular gövdem üstünde
Sonra yalnızlığımla bir koyu sohbet
Sensizlik mahkemesinde karar müebbet
Gittiğin gün eşkıyalar şehrimi bastı
Alnıma soğuk bir silah çektiler
Resmini gösterip tehdit ettiler
Adın bir türküde geçtiği vakit
Dar ağacını kurdular gövdem üstünde
Seslerinde keskin hükümler vardı
Gardiyanlar küf kokan odamı sardı
Gittiğin gün gökyüzüne bir perde düştü
Önce güneşimi alıp gittiler
Sonra mum ışığına muhtaç ettiler
Adın bir türküde geçtiği vakit
Dar ağacını kurdular gövdem üstünde
Yüreğim titrerken idam sehpasında
Cezamı kestiler bir sabah ezanında
Adın bir türküde geçtiği vakit
Dar ağacını kurdular gövdem üstünde
Orhan YAVUZ