Şehrin Gürültüsü
Çok ses var, onlarca ses var, binlerce ses var, yüzbinlerce ses var…
Fütursuzca ortalığa saçılan sözcükler var 200-300 haneli dağarcıklardan…
Çok fazla şikayet, çok fazla yorum, çok fazla egzoz, çok fazla motor ve çok fazla kurye var…
Sessizlik şimdi sadece Anadolu’nun bozkırlarında fark ettirebiliyor kendini…
Belki de tek derdi bu şehir insanının…
Belki de bir ara verse çalışan onca makine ve çene, o zaman duymaya başlayacağız Hz Eyüp inlemelerini içimizdeki…
Sen ya da siz hiç sessiz bir ortamda kaldınız mı?
İşte sessiz kaldığınız, bunu başardığınız o anda…
İşte o anda, bedeninizin ruhunuzla dans etmeye başladığı o anda, hiçbir kuryenin karnı acıkmış ve dışarı çıkmaya üşenen bir insan yüzünden motosikletiyle yanınızdan geçemeyeceği bir anda, işte o anda her şey mümkün olacaktır, inanıyorum…
Dinlemeye ihtiyacımız var arkadaşlar bizim, dinlerken dinlenmeye ihtiyacımız var…
En başta kendimizi dinlemeye ihtiyacımız var, sonra bütün kainatı, zamanın sesini duymaya ihtiyacımız var, bu dünya çok gürültülü…
Bu dünya insan kalabilmek için çok gürültülü…
Bu dünya hissedebilmek için, ağlamak için, ağız tadıyla kederlenmek için, mutlu olmak için, kısa lafın uzunu insana dair olan her şey için çok gürültülü…
Sessizlik seanslarımız olmalı, sessizliğin beşer yıllık kalkınma planları olmalı, devlet politikası olarak sessizlik adına kolluk güçleri oluşturulmalı, insanların sessizliği yerken, şiiri içebileceği, kağıda kalem banabileceği, kitapların tadına bakabileceği büyük sessizlik restoranları açmalıyız park ve bahçelere…
Sessizlik satıp sessizlik alabileceğimiz, sessizliği üzerimizde deneyebileceğimiz, istersek izleyebileceğimiz ya da çocuklarımıza oynatabileceğimiz AVM’ler dikmeliyiz ücra köşelerine banliyölerin…
Büyük sessizlik AVM’leri …
Biraz susmayalız artık arkadaşlar…
İnsanlığımızın sessizliğe çok ihtiyacı var…
Onur Oruç
…. Kaleminize sağlık.
Çok teşekkür ediyoruz. İyi okumalar 🙂
Emeğine sağlık
Teşekkürler sevgili Genç İlter okuru 🙂