SEVGİLİ DOST
Sevgili Dost,
Saatime bakmayalı ne vakit oldu bilmiyorum. Yürürken saymaya çalıştım günleri çok olmuş, deyip ayları saydım. Olmadı Sevgili Dost çünkü aylar da çok olmuştu artık derken seneyi hesap etmeye kalkıştım onu da şaşırdım. Bir gün asrı da şaşıracak mıyım?
Yelkovanla akrebin işi yok, der dururdum işlerinin bu olduğunu artık kavradım. Onlar ilerleyedursun ben zaman zaman ayağa kalkmaya derman bulamazken zaman zaman da yavaş zamanları hızlı akıtır oldum. Şimdiden bahsetmek istemezdim sana şu anı paylaşmak isterdim. Beni kıranlara cezasını ver, şu gönül işlerinde bir akıl ver isterdim. Nefessiz kalıyorum bazen şu camı açan sen oluver isterdim.
Yıl dönümleri kutlanıyor ve insanlar mutlu, bizim en mutlu anımız ölmüş bir anıdan ibaretken nasıl kutlayacağız? Hem yıl dönümü şöyle dursun, seneyi devriyesinde ansak yetecek ama biz artık hiçbir şeyden tat almıyoruz.
Acıyı yaşamayı beceremedik, tatlı günlerin kıymetini bilemedik. Şimdi bir asa olsa ve gönderecek olsa bizi eskilere hiç tanışmadığımız zamanlara mı gitmek isterdik, güzel hayaller içinde olduğumuz zamanlara mı?
Simbat’ın uçan halısını serseler altımıza hangi yaramızın üstünden uçmak isterdik? Pamuk Prenses’in ısırdığı o elmayı hatırla, bize öyle bir elma ikram edilse hangi rüyamıza dalmak isterdik? Rüyaya daldık diyelim uyanmamız için kaç tane cüce semaya koridor açar? Biz zora düşsek kaç tane Harika Kanat yardıma koşar? Kül Kedisi’ne söyleneni hatırla “Gece yarısından önce evde ol!” Allah aşkına Sevgili Dost, kuralsız emirlere artık kim uyar?
“Bana masal anlatma” dediğini duyar gibiyim öyleyse kalk yerinden ve oku Aslan Kral, oku Güzel ve Canavar. Masalları resimlemek istersen üç kız çiz. Mavi elbise giydir, toplu olsun saçları ama yıldızdan toka toplasın o saçları. Bitti mi sandın, durma çevir sayfayı. Pamuktan bulutlar olsun arasından uçak sızsın, güneş gözümüze parlasın, bir de tombik kedi çiz kızları izlesin dursun. Sen böyle yap ki yara sızlamasın dursun.
Siyah Çekirdekli Güneş