TECRÜBESİZ ÖZLEMLER
Herkesin özlemi sevgisi kadar oluyor bunu bu zamana kadar çoğu insan anlamadı kabul etmedi böyle de devam ediyor. Biz çiçeği seviyorsak onun kokusunu bekliyoruz, hemen bir yaprağı burnumuzun önünden geçsin de koklayalım istiyoruz yahut suya denizeyse özlemimiz bir çırpıda maviliğe ulaşalım istiyoruz asla denizlerin bizi istemediğini düşünmüyoruz gökyüzüne bakıyoruz onu da özlemişiz bir sarılalım bizi bir kucaklasın bulutlar anne gibi istiyoruz ama çiçek bizi bizim onu sevdiğimiz kadar sevmiyor, deniz bizi bizim onu sevdiğimiz kadar sevmiyor ve gökyüzü de bizim onu sevdiğimiz kadar bizi sevmiyor bizi bizim onları özlediğimiz kadar özlemiyor.
Hayat böyle işte çiçek kokmuyor denizler gelmiyor bulutlar sarılmıyor buna rağmen bir yanımız sevdayla özlemeye devam ederken bir yanımız canımıza değmeye tenezzül etmeyen yaprağa yanımıza gelmeyen denize ve bizi kucaklamayan gökyüzüne kızıyor. Ne çiçeğin kokusunu unutuyoruz ne denizlerin serinliğini ne bulutların sıcaklığını… Zamanla ne biz onlara gidebiliyoruz ne de onların gelmesini beklemekten vazgeçebiliyoruz ne tüm özlediklerimizi bir ıslıkla çağırabiliyoruz ne de ayağımızda bir koşu gitmeye derman bulabiliyoruz.
Hayat böyle işte özlenmediğimizi bilsek de özlemeye devam eden bir cana ev sahipliği yapıyoruz; gelmeyeni bekliyoruz ,sevmeyeni seviyoruz ,kurumuş da olsa bir fideyi ekmekten vazgeçemiyoruz. Ders aldığımız hataların adıdır ya tecrübe, biz bu dünyadan tecrübe edinmeyi öğrenmeden göçüyoruz. Bir gün özlemlerinizden tecrübe çıkarmak zorunda kalmamanız dileklerimizle…
Siyah Çekirdekli Güneş