UĞURLAR OLSUN!


Bugün 24 Ocak 2019. Gazeteci, araştırmacı ve yazar Uğur Mumcu’nun katledilişinin 26. yıldönümü. Evet, 24 Ocak 1993’te, Ankara’da evinin önünde arabasına koyulan bombanın patlaması ile kaybettik onu. Fakat sadece onu kaybetmedik o gün. Sorgulayabilen vicdanlarımızdan da bir parça kopup gitti.
Onu en iyi anlatabilecek olan yine kendisidir. Bu yüzden yazımda sık sık onun sözlerine atıfta bulunacağım.
Ne diyordu Uğur Mumcu?
-Geçmişteki cinayetleri kolaylıkla unutan bir toplum, bundan sonra dökülecek kanların da sorumluluğuna ortak oluyor demektir. Biz unutkan bir ulusuz. Unutuyoruz olup bitenleri. Unutuyoruz oğulları-kızları ölen ana- babaları. Kanlı gözyaşlarıyla baş başa bırakıp gidiyoruz.
O, sağcı solcu fark etmeksizin düşünce özgürlüklerine set vuran hükümlerin ceza yasasından çıkarılması için uğraştı. Kimseden korkmadan, kimseye de sırtını dayamadan araştırıyordu, olayların izini sürüyordu. Üstü kapatılan, araştırılması istenmeyen nice olayları bıkmadan usanmadan araştırdı. 1970’lerin sonlarında Yükseliş Koleji’nde, İstanbul Üniversitesi’nde bombalar patlıyordu. Bu konuyla ilgilenen, dava dosyası hazırlayan Ankara Savcı Yardımcısı Doğan Öz 1978’de öldürüldü. 1979’da Milliyet Gazetesi yayın müdürü ve başyazarı Abdi İpekçi öldürüldü. Mumcu bu olayları uzun zaman araştırdı ve sonuca yaklaştığında onlarla aynı kaderi paylaştı…
Ülkemizde, namusluların en az namussuzlar kadar cesur olabildiği için öldürülebileceğini gördük.
Kendisini: “Ben Atatürkçü’yüm. Ben cumhuriyetçiyim. Ben laikim. Ben antiemperyalistim. Ben bağımsız Türkiye’den yanayım. Ben özgürlükçüyüm. Ben insan hakları savunucusuyum. Ben terörün karşısındayım. Ben yobazların, vurguncuların, çıkarcıların düşmanıyım.” şeklinde tanımlar.
Ve ekler: “Öyleyse vurun, parçalayın! Her parçamda benim gibiler, beni aşacaklar doğacaktır.”
Peki, gerçekten doğdu mu? Yoksa daha da mı vazgeçtik sormaktan, sorgulamaktan ve tüm bu saydıklarından?
Saldırı olur diye, ailesinden önce gider, kontrol ederdi arabasını. 24 Ocak’ta bir Pazar günü evinden çıkıp arabasına gitti. Eşi Güldal Hanım, o gün evden ayrılmak istemeyen kızları Özge’ye onların yokluğunda kapıyı kimselere açmamasını tembihliyordu. Ve…
Özge Mumcu diyor ki: “ Ben babamı bir bomba sesiyle kaybediyorum ve toplumda dokunduğu o kadar haneden acı yükseliyor ve bir neslin belleğinde silinmez halde kalıyor. Bu yıl 26.yıl. 11 yaşımdan beri çeyrek asırdan bir geçti. 24 Ocak geçmedi. Aklımda hep bir kare, babam gülümsüyor: – ‘Özge, yaşlanınca bana bakacak mısın? ‘ -‘Hep bakacağım baba…’ Öyle işte. Ben ona hep bakacağım. “
Sırf görevini yapıyor diye, araştırıyor, sorguluyor diye; bir aile babasına, bir gazeteciye, bir İNSAN’a kıymaktan çekinmemişlerdi. Yetkililer bu cinayetin faillerinin bulunması namus borcudur dedi. O namus borcu hala ödenmedi. İşte tam burada, Cemil Meriç’in çok sevdiğim bir sözünü paylaşmalıyım.
“Evladım! Bu ülkede sağcı, solcu; ilerici, gerici yoktur. Namuslular ve namussuzlar vardır. Siz namuslulardan olunuz. Göreceksiniz çok kalabalık olacaksınız.”
Şimdi; Uğur Mumcu’nun, 1975’te Cumhuriyet Gazetesi’nde yazdığı “Sesleniş” yazısından birkaç kesit aktaracağım:
Ege’deki tütün işçileri, sizin için öldük. Doğu’daki topraksız köylüler, sizin için öldük. Ankara’daki işçiler, sizin için öldük. Adana’da paramparça elleriyle, ak pamuk toplayan işçiler sizin için öldük.
Vurulduk, asıldık, öldürüldük ey halkım unutma bizi!..
Bizi öldürenler, bizi asanlar, bizi sokak ortasında vuranlar, ağabeyimiz, babamız yaşlarındaydılar. Ya bu düzenin kirli çarklarına ortak olmuşlardı, ya da susmuşlardı., bütün olup bitenlere. Öfkelerini bir gün bile karşısındakilere bağırmamış insanların gözleri önünde, öldürüldük. Hukuk adına, özgürlük adına, demokrasi adına, batı uygarlığı adına, bizleri bir şafak vakti ipe çektiler.
Korkmadan öldük ey halkım unutma bizi!..
Yazımı, Selda Bağcan’ın seslendirdiği, benim de ortaokul yıllarında tanıştığım bir parça ile sonlandırmak istiyorum.
Bir Pazar sabahıydı, Ankara kar altında
Zemheri ayazıydı, yaz güneşi koynunda
Ucuz can pazarıydı, kalemim düştü kana
Zalımlar pusudaydı, bedenim paramparça
Ucuz can pazarıydı, kalemim düştü kana
Uğurlar olsun, uğurlar olsun
Hüzünlü bulutlar yoldaşın olsun
Bir keskin kalem, bir kırık gözlük
Yürekli yiğitlere hatıran olsun
Çevirdim anahtarı, apansız bir ölüme
Şarapnel parçaları, saplandı ciğerime
Ucuz can pazarıydı, kan doldu gözlerime
İsimsiz korkuları katmadım yüreğime
Bembeyaz doğruları yaşadım ölümüne
Uğurlar olsun, uğurlar olsun
Hüzünlü bulutlar yoldaşın olsun
Bir keskin kalem, bir kırık gözlük
Yürekli yiğitlere hatıran olsun…
Burcu ALKAN

“Evladım! Bu ülkede sağcı, solcu; ilerici, gerici yoktur. Namuslular ve namussuzlar vardır. Siz namuslulardan olunuz. Göreceksiniz çok kalabalık olacaksınız.” … Kaleminize sağlık, yeniden …
Bazı yazılar ara sıra okunmalı sanırım. Umut olması için, güç olması için ya da sadece güzel olduğu için..
Çok teşekkür ediyoruz. Sevgilerimizle… İyi okumalar efenim 🙂